Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!
-
Son Yazılar
Son Yorumlar
Merhaba dünya! için Mr WordPress Arşivler
Kategoriler
Meta
Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!
UFAKLIK
Teneffüs zili öncesi,
Simit ayran kokan
Koşuşturma sonlarında,
Baş gelemediğim
Sıralardaki hıncım kadar kızardım
Ve kırılırdım sana.
Asabiyetim kendime olsa da.
Beklerdim seni, hiç gelmedin.
Küçük dünyamla seni kocaman kınardım.
Domatesin çekirdeği kadar,
Hoş, hiç görmedim nasıl oluyorsa
Domatesin çekirdeği?
Yüzün asıksa,
Oluverirdim Susam Sokağı’nın sihirbazı.
Adımla ilintili tutumlara uyup gurur yapmazdım
Çözmek için ilahi güzelliğinin sırrını,
Süpermen olurdum
Ya da Voltran’ın aslanı.
Pazar günlerinden plan yapardım,
Ve haftanın son okul günü ertesi
Gelmeyenin “En adi!” olacağı
Ter esansı yüksek,
Meşin kovalamacalarından cayardım.
Ve oluverirdim Susam Sokağı’nın Edi’si
Senin için hakikatsiz konuşurdum.
Ama bilemedim,
Senin hislerimden bildiklerimi bilmediğini.
Dilimde bir tekerlemeydi sanki adın
Ve Andımız’la başlardı
Senin sıran yoklamaları.
“Burası dolu!” derdim,
Hep eksik kalırdı sıramın bir yanı.
Ve bir tarih dersi sırası
Saldırın emri verirdim,
Sürerdim ordularımı
Aramızda kalan mavi önlüklü canavarlara.
Görmek istemezdim bu kadar yakınımda
Senden bir başkasını.
Hep dışında kalırdım dört-dört-ikinin
Sıramı beklerdim,
Elimde hiç anlamadığım bir hücum taktiği.
Bir gün “Futboldan anlamam ama iyi kaleciyim.” dedim.
O nasıl oluyorsa!
Ve deplasmanında kaleye geçtim.
Koruyamadım kalemi Berlin Panteri gibi,
“Kabahat bende değil!” dedim, halt ettim.
Sonraları ise, senin sokağında olduğu gibi
Hep yedek kaldım ve bekledim.
Sen yine gelmedin.
Onur UZUNER
ERTELENMİŞ CÜMLELER
Bildik bir öğleden sonrasında erdim
Portakal kokulu memleketimin
Taş sokaklarında hala çocuk olduğuma.
Öyle ya! En son küçük bir kişiydim
Adımlarımı hızlı sıralarken
“Haylaz” ünlemeleri arasında.
Şimdileri nedendir bilmem
Adımlarım geçmiş zamanlarda
Sıraladıklarımdan daha hızlı
Boyum yetmese de büyük atmaya.
Adım gibi ufak bir kişiyken
Güzel şehrimin güzel baharlarında
Hayallerimden kopmak istemezdim
Bildik hafta sonu boş zaman kovalamacalarında.
Hep düşündüm,
Tuz kokulu şehrime beni bağlayan bir şeyler olmalı.
Yine de eremedim yarım aklımla
Sağım, solum tebeşir kokarken
Sana varan yollardan
Neden hep “Haylazlık Sokağı”na saptığıma.
Bu zamanlar akrebin yelkovanı neden bu kadar hızlı kovaladığı,
En uzun gündüzün neden bu kadar kısa olduğu,
Sermayenden eksiltmeden sunduğun sevginin
Yaşamak istemesem de neden bir gün hiç olacağı
Daha bir yer eder oldu içimde.
Hala hayıflanırım,
Serin akşam üstüleri kucağına serilmektense
İstemediğim sıfatlara neden büründüğüme.
Eksik aklımla anlayamadım.
Öyle ya! Çocuktum, ufacıktım…
Kimi zamanlar kızmıyor da değilim kendime,
Minik bir kişi olduğum vakitlere,
Sana olan sevgimi boca etmek için
Mayıs’ın İkinci Pazarı’nı neden beklediğime.
O zamanlar bildiğim
Bir sevgi kanunu mu vardı?
Yasaklı mıydı
Yürekten gelen duyguları sunmak
Sebepsiz yere, var oluş sebebime?
Anlamadım.
Şimdileri zamana olan hıncımdan
Salmayacağım Ferhat’ı Şirin’e varan vuslat yollarına,
Düşürmeyeceğim cemreyi toprağa,
Geçirmeyeceğim sırattan haylaz çocukluğumu,
Susuzluktan kırılsam da Kerbela’da
Rızam olmadan teslim etmeyeceğim
Cepleri ertelenmiş sevgi tümceleri dolu ruhumu.
Durmasın, yağsın üzerime samimi sözlerim.
!
Saçmalıyorum.
Elimde değil,
Adım gibi sıfatım küçük olmasa da
Titriyor fikirim
Söz konusu soluksuz uykular olunca.
Benden önce düşünenler kurmuşlar
Soğuk, acımasız cümlelerini
Kabullenmek istemediğim gerçekler üzerine.
Ya benim ertelediğim sevgilerim
Nasıl kurulacak
Ömrümün yetmeyeceğine inandığım hayallere?
Payıma düşen uslu olmaktı değil mi
Akıllı olamadığım “zaman” karşısında?
Bundan böyle düşmeyeceğim gayrıya.
Yelken açacak düşüncelerim
Bahar kokulu memleketimin sularında.
Ve el sallayacağım
Benden taraf hoyrat olmayan rüzgarlar içinde.
Akranlarım imrenecekler hislerime.
Ve sonra haylaz rüyalara bulanıp azaltmamak için sevgimin tesirini,
Yıpratacağım sen, var oluş sebebim, “annem” özneli cümlelerimi
Benden önce bu uğurda söylenenler icime sinmese de.
Onur UZUNER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiç bir zaman duyulmasaydı eğer.Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp,
göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında
bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde
"Onca ayrılığın birinci dereceden failidir." denmeseydi eğer.Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde
amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya, canım ellerini tutmak isterse…Evet sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!Can Yücel.
USAT "Dalmak Ozgurluktur ’06" projesiOncelikle tanimayan arkadaslarima USAT’in ne oldugunu belirteyim. Uludag Universitesi Sualti Toplulugunun kisaltmasidir USAT. Benimde uyesi oldugum bu topluluk okudugum universitenin en degerli ve caliskan topluluklarindandir cunku; Turkiye’de CMAS ve TSSF onayli dalis egitim veren bir elin parmagini gecmeyecek sayidaki universite topluluklarindan birisidir, bilimsel, sosyal ve cevresel projeler uretir, universitemiz ogrencilerini etkin ogrenciler haline getirmek icin cabalar, butun uyeleri dosttur… lafin kisasi superdir:)Universite ogrenimimim yani sira bu toplulukla beraber yaptigim herseyde cok fazla sey ogrendim, bilgilerime bilgi, deneyimlerime deneyim kattim, su anda asigi oldugum aletli dalis sporunu ogrendim. Cok degerli arkadaslar edindim, HAYATIM DEGISTI!!Iste bu toplulukla beraber sosyal sorumlukuklariminda farkina vardim, universiteli arkadaslarimla gonulluluk anlayisiyla bu sene ikincisini gerceklestirdigimiz "Dalmak Ozgurluktur" Projesi adi altinda engelli arkadaslarimiza yonelik aletli dalis ve yuzme egitimi vermeye basladik. Etkinliklerimiz sirasinda onlarin yuzundeki gulucukleri ve neselerini gormek gonullu arkadaslarimizin ve benim verdigimiz butun emeklere bedel oluyordu. Bu projeye baslarkenki asil amacimizda buydu zaten gonulluleri ve engellileri mutlu kilmak, engelli arkadaslarimizi topluma kazandirmak, onlarin yasadiklari sikintilari birazcikda olsa engelsiz arkadaslarima gosterebilmekti. Buradan projede emegi gecen butun arkadaslarima ve ozelliklede Fevzi ve Bilal arkadaslarima tesekkurlerimi sunarim. Ne iyi olmusta boyle bir sorumlulugu ustlenmisiz..Hepinizin emegine saglik.