UFAKLIK

UFAKLIK

 

   Teneffüs zili öncesi,

Simit ayran kokan

Koşuşturma sonlarında,

Baş gelemediğim

Sıralardaki hıncım kadar kızardım

Ve kırılırdım sana.

Asabiyetim kendime olsa da.

Beklerdim seni, hiç gelmedin.

Küçük dünyamla seni kocaman kınardım.

   

Domatesin çekirdeği kadar,

Hoş, hiç görmedim nasıl oluyorsa

Domatesin çekirdeği?

Yüzün asıksa,

Oluverirdim Susam Sokağı’nın sihirbazı.

Adımla ilintili tutumlara uyup gurur yapmazdım

Çözmek için ilahi güzelliğinin sırrını,

Süpermen olurdum

Ya da Voltran’ın aslanı.

  

Pazar günlerinden plan yapardım,

Ve haftanın son okul günü ertesi

Gelmeyenin “En adi!” olacağı

Ter esansı yüksek,

Meşin kovalamacalarından cayardım.

Ve oluverirdim Susam Sokağı’nın Edi’si

Senin için hakikatsiz konuşurdum.

Ama bilemedim,

Senin hislerimden bildiklerimi bilmediğini.

  

Dilimde bir tekerlemeydi sanki adın

Ve Andımız’la başlardı

Senin sıran yoklamaları.

“Burası dolu!” derdim,

Hep eksik kalırdı sıramın bir yanı.

Ve bir tarih dersi sırası

Saldırın emri verirdim,

Sürerdim ordularımı

Aramızda kalan  mavi önlüklü canavarlara.

Görmek istemezdim bu kadar yakınımda

Senden bir başkasını.

 

Hep dışında kalırdım dört-dört-ikinin

Sıramı beklerdim,

Elimde hiç anlamadığım bir hücum taktiği.

Bir gün “Futboldan anlamam ama iyi kaleciyim.” dedim.

O nasıl oluyorsa!

Ve deplasmanında kaleye geçtim.

Koruyamadım kalemi Berlin Panteri gibi,

“Kabahat bende değil!” dedim, halt ettim.

Sonraları ise, senin sokağında olduğu gibi

Hep yedek kaldım ve bekledim.

Sen yine gelmedin.

 

 Onur UZUNER

Bu yazı La poésie içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın